20 Şubat 2009 Cuma

.koh samui.

hareket edemiyorum. gerçekten.
.

başucumda yakmadığım ayarlanabilir bir okuma lambası vardı. hemen yanında ki küçük kırmızı lambadan yumuşak ve hafif bir ışık yayılıyordu.

uykuya dalarken bir uzay gemisinde olduğumu düşlemeye başladım. sanki uzak bir gezegene yolculuğa çıkmıştım.

bu tür düşler kuran sadece benmiyim bilmiyorum. şimdiye kadar kimseye bunlardan bahsetmedim. işin aslı şu ki büyümem, yetişkin olmam hayal kurma oyununu hiçbir zaman engellemedi. bu gidişle, bu oyundan vazgeçebileceğimi yada bunun bir şekilde sona erebileceğini de hiç sanmıyorum. detaylarını ince ince düşlemiş olduğum genel bir uyku öncesi halim vardır: yüksek teknolojinin egemen olduğu bir ortamda hızlı bir yarış. bu yarış hayali bir kaç gün sürebilir. hatta bir haftayı bile bulabilir. hemde hiç durmadan. uykuya daldığımda aracım otomotik pilota geçip beni finiş çizgisine götürmeye devam eder. otomatik pilot, yarış devam ederken benim nasıl uyuyakaldığıma bahane yaratmak için yarattığım bir şeydir. her detayın ince düşünülüp belirli bir mantık zincirine oturması gerekir. örneğin yarışta kullandığım aracın formula bir arabası olması olanaksızdır. çünkü formula bir'in içinde uyunabilecek yeterli alan yoktur. detayların planlanmasında gerçekçi olmak gerekir.

yarış işte... bazen kaznır, bazen kaybederim. kaybediyorsam uykuya rahat dalabilmek için küçük hileler yapma zamanı gelmiştir. birden kestirme bir yok bulur zaman kazanıveririm yada yeteneklerime güvenir, virajları diğer yarışçılardan daha hızlı almaya başlarım. kaybetmekten sıyırmak uykuya geçiş için gerekli kapıyı açar.

şu anki hayalim içinse tetik vazifesini sanırım o küçük kırmızı lamba gördü. herkes çok iyi bilirki, içerisi hafifçe kırmızı bir ışıkla aydınlatılmamış bir uzay gemisi olamaz. ışık ve herşey -kullanışlı tasarlanmış bir dar kuşet, trenin çıkardığı monoton ve güçlü ses, içimi kaplayan macera duygusu- uzay gemisi için tamamlayıcı bir detay oluverdiler.

uykuya dalrken, tarama cihazlarım yeni gezegenin yüzeyindeki yabanı hayat formlarını aramaya başlamışlardı bile. sanırım jüpiter'e gelmiştik. o tür bulutlu mavi bir gezegen. batik boyama tişörtler gibi hare hare...

.
richard

0 yorum:

 
 
Copyright © seiya
Blogger Templates by BloggerThemes Design by Diovo.com