6 Kasım 2009 Cuma

kimseye söylemediğim -ve söyleyemediğim- şey, o kitabı yazmamın epey rahatsız edici bir deneyim olduğuydu. başta Patrick Bateman'ın ilhamını babamdan almayı planlamıştım, ama devreye giren başka biri -başka bir şey- bu yeni karakterin, romanı yazdığım 3 yıl boyunca tek başvuru kaynağım olmasına yol açmıştı. kimseye söylemediğim şey, kitabı genellikle geceleri yazdığım ve o sıralar bir delinin ruhunun beni (bazen xanax almış mışıl mışıl uyurken uyandırıp) ziyaret ettiğiydi. bu karakterin benden ne istediğini anlayınca dehşete kapıldım ve sürekli direndim. ama roman kendini zorla yazdırıyordu. genellikle saatlerce kendimden geçiyor ve uyandığımda kargacık burgacık harflerle on sayfa daha yazmış olduğumu görüyordum. söylemek istediğim şu (ki başka nasıl söyleyebilirim bilmiyorum): o kitap başka biri yarafından yazılmak istendi. kendi kendini yazdı,bu konuda ki fikrime aldırmadan. ilk müsveddeyi yazdığım sarı sayfalarda kalem tutan elimin hareketlerini korkuyla izliyordum. bu yaratıdan tiksiniyor ve yazarı olmak istemiyordum... yazarı olmak isteyen kişi Patrick Bateman'dı. kitap yayınlanınca sanki o rahatladı ve (daha da iğrenci) tatmin oldu. gece yarılarından sonra neşeyle rüyalarıma girmeyi kesti; böylece bende nihayet rahat nefes alıp, onun gece ziyaretlerini kaygıyla beklemeyi kestim. ama yıllar sonra dahi o kitaba (bırakın dokunmayı yada tekrar okumayı) bakamadım bile. şeytani bir havası vardı. babam bana Amerikan Sapığı hakkında tek kelime etmedi. ama tuhaf bir şekilde ilkbaharda o kitabın yarısını okuduktan sonra, anneme bir Newsweek nüshası gönderdi: kapaktaki meleksi bir bebek yüzünün üstünde "çocuğunuz ibne mi?" yazılıydı ve başka herhangi bir not yada açıklama yoktu.

....
Bret Easton Ellis

0 yorum:

 
 
Copyright © seiya
Blogger Templates by BloggerThemes Design by Diovo.com